"Dünyada sadece tek bir şey kötü yürekli bir insana karşı durabilir. O da başka bir insandır.
Ayıbımızda yatar şerefimiz. Sadece bizim ruhumuz, kötülüğe açık olan ruhumuz, onu yenmeye muktedirdir.

― Ursula K. Le Guin, En Uzak Sahil
shadow

Yorum: Veronica Roth - Uyumsuz (Divergent, #1)

Şubat 20, 2014
uyumsuz kitap

uyumsuz kitap

Tür: Dystopia, Young Adult,
Goodreads Puanı: 4.36
Orijinal Adı: Divergent
Sayfa Sayısı: 516
Baskı Yılı: 2012
Çeviri: Uğur Mehter
Yayınevi: Artemis Yayınları


Beatrice Prior'ın Chicago'sunda toplum, her biri belli bir erdemi yaşatmaya adanmış beş topluluğa bölünmüş durumda. Dürüstlük, Fedakarlık, Cesurluk, Dostluk ve Bilgelik.

Her yıl, belli bir günde bütün on altı yaşındakiler, hayatlarının geri kalanında birlikte yaşayacakları grubu seçmek zorunda.

Beatrice, hem ailesiyle kalmak, hem de kendi benliğini bulmak istiyor ama ikisini birden seçemez. 

Bu nedenle kendisi dahil, herkesi şaşırtan bir seçim yapıyor.

Genç yazar Veronica Roth heyecanlı seçimler, kalp kıran ihanetler, kan donduran sonuçlar ve beklenmedik aşklarla dolu karanlık bir geleceği anlatan gerilim serisinin ilk kitabıyla edebiyat sahnesine çıkıyor!


Çekilin millet. 16 yaşında ki veletler dünyayı kurtarmaya çalışıyor. Hem de karşılarında hem politik hem stratejik bilgilerle donatılmış büyükler varken. Evet bazen bazı süper kahraman kitaplarının abartıldığını düşünmeden edemiyorum. Bunda ki en büyük etken de yazarın üslubu ve tarzı. Açlık Oyunları ve Yoklar serisinde de yaşça küçük karakterleri okuyorduk ama orada ki çocuklar diğer süper kahramanlar gibi ne çok aşırı bilgiçler ne de yaşlarının gerektirdiğinden fazla atak ve cesur. Sanırım bu iki serininde tutulmasını buna borçluyuz.

Uyumsuz kitabını çok övüldüğü, çok sevildiği için ve de filmi çekilmeye başladığı için okumaya karar vermiştim. Yoksa daha önce 16 yaş karakterlerini konu aldığı için dikkatimi dahi çekmemişti. Ama işte işin içine filmi falan girince dedim bir şans ver. Ve sonuç, işte yorumumda. :) 

Filmin fragmanını vermezsem olmaz. :) Birçok fragmanı mevcut ama ben en sevdiğimi ekledim. ;)


Kitapta okurken gözümün içine içine batan, sanki beynimin içinde bir çekiç var da gittikçe artan tak tak tak vuruş seslerini duyuyormuşum gibi sinirimi bozan bir durum vardı. Oda cümle sonlarının sürekli olarak şimdi zaman ekiyle bitmesi. Ona ek olarak da, bulunduğu ortamı tanıtırken sürekli olarak şu tarz cümleler kullanması;

Dürüst adam siyah takım elbise giymiş ve beyaz kravat takmış. Şehirde sadece üç okul var. 
Odanın bütün duvarları aynayla kaplı. Odanın ortasında dişçi koltuğuna benzer bir koltuk, yanında da bir makine var. Önümde masanın üzerinde iki sepet var. Bir tanesinde bir peynir tekeri var. 

Bu kadar keskin bir şekilde bize çevrenin ve olayların anlatılması insanda çokta fazla hayal gücüne yer bırakmıyor. Ben daha ımm nasıl denir ki, daha yumuşak biraz daha belirsiz cümlelerle anlatılması taraftarıyım.


Kitap cümle kalıpları yüzünden zaten baştan benden bir puan kaybetmişti ki mantık hataları yüzünden daha bir düştü gözümde. İnsan 1 hafta da dövüşmeyi nasıl öğrenebilir? Ayrıca 1 haftada kimin kas yaptığı görülmüş? Ve herkes tek kurşunla ölürken, Tris niye omzuna yediği kurşunla ve yarım saati geçkin bir süre de kan kaybetmesiyle hala hayatta kalabiliyor? Hadi onu geçtim, hayatta kaldı diyelim bu kız dokuz canlı tamam ama omzundan kurşun yemişsin kaç litre kan kaybetmişsin. Hala nasıl baygın değilsin. Hala nasıl oradan oraya koşturup günü kurtarabiliyorsun. Saçma hem de çok saçma.


Sinir olduğum bir diğer durum ise, kitapta çok büyük bir betimleme eksikliği vardı. Kitabın başından sonuna kadar hem de. Karakterlerin hiç birinin erkek mi kız mı olduğunu anlayamadım. Hiç birini gözümde canlandıramadım. Sadece bir tanesinin çarpık dişleri olduğunu, bir tanesinin de çok iri olduğunu biliyorum. Eh yazar bu kadarını yeterli görmüş sanırım bize. :/ Daha fazla detaya inmek istememiş. Hele Dört'ün gözlerinin anlatımını okuduğumda 'Aman Tanrım o nasıl bir göz yapısı öyle' diye şok olmuş 'sanırım ben yanlış okudum böyle bir göz nasıl olabilir ki' diye düşünüp o cümleyi tekrar tekrar okumuştum. En sonunda da pes edip, filmde ki Dört'ü gözümün önüne getirdim.


Kimine göre düşük kimine göre büyük olabilecek bir spoiler alarmı verelim bu paragrafta. :)

Birde aşk var mıydı yok muydu onu da anlamadım. Ne ara aralarında bir etkileşim oldu ne ara aralarında aşk oldu derken kitabın sonunda kız Dört'ü sevmediği söyledi, Dört kıza ilanı aşkta bulundu. Kızda oturdu çocuğun aşkıyla dalga geçti. Cidden hiç anlamadım ben ortada ki durumdan bir şey. 



Sonuç olarak, ne aman aman bir kitapla karşılaştım ne de aşık olunacak Dört vardı karşımızda. Bir çok eksiği bir çok hatası vardı kitabın. Konu itibari ile güzel fakat yazar mahvetmiş güzelim seriyi. O kadarda övülmeye değer bir seri değilmiş. Filminin fragmanlarından ve giflerinden yola çıkarak kitaptan çok daha güzel olduğunu düşünüyorum. En azından bana o şekilde yansıyor. Ve kitabın olay örgüsüne olabildiklerince bağlı kalmışlar bu da bana, yazarın bize yansıtamadığı aksiyon sahnelerini ve aşkı filmde bulabileceğimizi düşündürüyor :) Serinin devamını sadece konusu için ve bu ay ki okuma listemde mevcut diye okuyacağım. Ama umarım bu ay yarım bırakacağım 3. kitap olmaz diyorum. 



Puan verecekken de 2,5 ile 3 arasında çok kararsız kaldım. Sonra dedim ki kızım senin buçuğun yok ki. -_- Ver gitsin 3 puan. 2'lik bir puanı da hak etmiyordu. Sonuçta okurken sıkılmadın henüz dedim ve 3 puanı layık gördüm. :) 
BLOG DESIGN BY KRİSTALKİTAP
back to top